Tuncay Mercan-ESOGÜ
  GAZETELERDEN SEÇMELER
 

 

Türk bankacılığı üç büyük ilde dönüyor

ANKARA ANKA

Bireylerden mevduat olarak topladığı fonları, özel sektöre ticari kredi ve yurttaşlara tüketici kredisi olarak aktaran bankalar, hacim itibariyle söz konusu faaliyetlerini esas olarak üç büyük ilde gerçekleştiriyor.

Üç büyük il, mevduat hacminin yaklaşık dörtte üçünü yaratırken, kredi pastasından yarıdan fazla pay  alıyor.
Türkiye Bankalar Birliği, 2007 sonu itibariyle bankacılık sektörünün mevduat ve kredi hacminin iller ve bölgelere dağılımını açıkladı. Buna göre bankacılık sektöründe 2007 sonu itibariyle 356.7 milyar YTL olan yurtdışı ve Kıbrıs’taki şubeler de dahil toplam mevduat hacminin yüzde 40.4 oranındaki 144.2 milyar YTL’lik bölümü İstanbullu mudilere ait olduğu belirlendi.
Aynı tarih itibariyle 279 milyar YTL olan bankacılık sektörü kredilerinden de İstanbul 100.3 milyar YTL ile yüzde 36 pay aldı.
Mevduat hacminde İstanbul’u 63.8 milyar YTL ve yüzde 17.9 payla Ankara, 20.1 milyar YTL hacim ve yüzde 5.6 payla İzmir izledi.
Kredilerde de Ankara 27.4 milyar YTL ile yüzde 9.8, İzmir 14.2 milyar YTL ile yüzde 5.1 pay aldı. Üç büyük ilin mevduattaki toplam payı yüzde 63.9, kredilerdeki payı da yüzde 50.9 oldu.


Ekonomi  
Banker krallığından intihara  
Bir zamanlar milyar dolarlara hükmeden, devletin sıkıştığında borç istediği isim Banker Kastelli, yaşadığı ekonomik krizden dolayı intihar ederek hayatına son verdi. Ardında ibretlik bir hayat hikâyesi ve 4 mektup bırakan Kastelli, veda notunda ölümünden kimsenin sorumlu olmadığını yazdı.
 

'Benim adım şaşmaz Bekir, beşer şaşar şaşmaz beşir, kafamı kullanıp kendime güvenli bir yol seçtim Banker Kastelliiiiiiiii Banker Kastelliiii.' 1981 yılının bu ünlü repliği, dönemin en kudretli bankeri Abidin Cevher Özden'in (75) reklam filmine ait. Banker Kastelli olarak bilinen Özden, bir zamanlar milyar dolarlara hükmetti. Kadıköy'deki işyerinde kafasına kurşun sıkarak sonuçlanan ibretlik bir hayat yaşadı. Devlet paraya sıkıştığında ondan borç istedi. Başbakanlar ve bakanlar ekonomi politikalarını belirlerken ona danıştı. Bankaların faiz oranlarını o belirledi. Ancak bu saadet zinciri uzun sürmedi. 1982'deki banker faciasının ardından topladığı paraları geri ödeyemeyince yurtdışına kaçtı. Türkiye, ilk bankacılık krizini Kastelli döneminde yaşadı. Hisarbank ve İstanbul Bankası battı. On binlerce insanı perişan eden, intiharların yaşandığı karanlık dönemin sembol ismi oldu. Bu çöküşün ardından eski şaşaalı günlerine bir daha geri dönemedi. Son döneminde ailesi ile arası açılmış, borçları yüzünden evine haciz gelmiş ve başvurduğu kapılar bir bir yüzüne kapanmıştı. Özden, geriye 4 mektup bıraktı. 'Genel' başlığıyla yazdığı mektupta "Psikolojim bozuldu, ailemle aram bozuldu. Yok yere suçlandım, ilişkilerim bozuldu." diyor. Avukatı Tufan Atlı'nın 'Düştüğü ekonomik kriz bu durumu doğurdu.' sözü de bunalımın sebebini ortaya koyuyor.

Banker Kastelli'den geriye sır dolu dört mektup kaldı

Kamuoyunda 'Banker Kastelli' olarak bilinen Cevher Abidin Özden, dün Kadıköy'deki ofisinde intihar etti. Ardında dört mektup bıraktı. Bir zamanlar milyar dolarlarla oynayan Kastelli, hayatının son dönemlerini maddi yönden sıkıntılar içinde geçirdi. Evine haciz geldi. Ailenin diğer fertleri ile arası açıldı. Çocukları kendisine cephe aldı. Maddi durumu son zamanlarda oturduğu evi satışa çıkaracak kadar kötüydü. Elinde bir tek Maçka Abdi İpekçi Caddesi'ndeki daire kalmıştı. 375 metrekare büyüklüğündeki bu dairenin piyasa değeri 3 milyon dolar. Evi satabilse eli rahatlayacaktı ancak, ev 1958'de evlendiği eşi Mukadder Özden'in adına kayıtlıydı. Geçtiğimiz ay eve haciz geldi.

Üvey oğlu Cemil Bahadır'ın iddialarına göre eve haciz gönderen Nurgül Kaya Abidin Özden'in sevgilisiydi. Üvey oğlunun iddiasına göre, sevgilisi aracılığıyla eşinin üzerine kayıtlı 3 milyon dolarlık evi ele geçirmeye çalışıyordu. Bahadır'a Banker Kastelli'nin öz oğlu Nedim Özden de destek veriyor. Cevher Abidin Özden'in diğer iki oğlu Deha ve Bozkurt Özden de 2007'de babaları ile mahkemelik olmuştu. Bu olaylar bardağı taşıran son damla oldu. Cevher Özden, son zamanlarda Maçka'daki evine adeta bir yabancı gibi girip çıkıyordu. Akşam geç saatte gelip sabah erkenden ayrılıyordu. 375 metrekarelik bu evde çocukları ve eşiyle adeta saklambaç oynar duruma gelmişti.

Bir dönemin dolar milyarderi bu duruma nasıl düşmüştü? Cevher Abidin Özden, köklü bir aileden geliyor. Karadeniz'in en büyük deniz filolarından birinin sahibi olan Hacı Tahirzade Tevfik Kaptan'ın torunu. Yirmi beş mavnadan oluşan deniz filosuna sahip aile, Karadeniz sahilleri ve Rusya'daki ticari faaliyetleriyle meşhur. Diğer dedesi de ayan olan Memiş Ağa'ydı. Bu varlıklı aileden gelen Özden, Sürmene'de Baştımar dağlarından çıkarak Karadeniz'e dökülen Baştımar Deresi'nin sahil kısmına adını veren Kastel mevkiindendi. Bu yüzden, iş hayatında unvan olarak Kastelli adını kullandı. 1933'de Trabzon Sürmene'ye bağlı Baştımar köyünde doğan Abidin Cevher Özden, 1980'li yılların başında Türkiye'yi kasıp kavuran banker furyasının en öne çıkmış ismiydi. Turgut Özal'ın Ankara'daki evinde Semra Özal'ın elleriyle çay servisi yaptığı, 24 Ocak kararlarını alan çekirdek kadronun içinde o da vardı. Türkiye, 1970'li yılların sonlarında yine ekonomik kriz içine girmişti. 1980 yılı başında bir azınlık hükümeti kuran Süleyman Demirel, Turgut Özal'ı da tam yetkiyle ekonomi yönetiminin başına getirmişti. Özal, göreve gelir gelmez, '24 Ocak kararları' olarak bilinen istikrar paketini uygulamaya koydu. Bu paketin en önemli özelliklerinden biri, faizlerin serbest bırakılmasıydı. O dönemde Türkiye'de faaliyet gösteren 38 bankadan 31'i bankerler aracılığıyla mevduat sertifikası pazarlıyordu. Ülkede adeta bir banker furyası patlak vermişti. 1981'de banker sayısı bini aşıyordu. 1980'lerin başında yıllık enflasyon yüzde 30 iken bankerler aylık yüzde 12 faiz ile para topluyordu. Türkiye'de milli gelirin 70 milyar dolar olduğu 1980'de bankerlerde toplanan para 150 milyar lirayı geçiyordu. Döviz kuru hesaba katıldığında bankerlerin elinde bir buçuk milyar doların biriktiği ortaya çıkıyordu. Bu 150 milyarlık paranın 100 milyarı da bankerlerin en büyüğü olan Banker Kastelli'de toplanmıştı.

1982 yılına gelindiğinde küçük ölçekteki bankerler birer ikişer batmaya başladı. Türkiye'de faaliyet gösteren 40 bankanın 18 Haziran 1982'de aldığı kararla Banker Kastelli'yi de iflasa götüren süreç başlamış oldu. Buna göre artık bankalar bankerler aracılığıyla mevduat sertifikası satmayacaklar ve pazarlamayacaklardı. Abidin Cevher Özden, bu kararın arkasında 1980 darbesinin mimarı Kenan Evren olduğunu iddia etmişti. Bankaların aldığı bu karardan sonra hızlı bir çöküş sürecine giren Kastelli, 1982'de ülkeyi terk etti. Kastelli'nin ardından Hisarbank ve İstanbul Bankası da battı. Böylece Türkiye, ilk kez o tarihlerde tanık olduğu banka batışlarına daha sonraki yıllarda birçok kez tanık olacaktı. On binlerce insanı perişan eden, intiharlara yol açan tam bir facia ortaya çıkacaktı. Aynı yıl yakalanıp getirildi ve yargılandıktan sonra beraat etti. Yeniden ticarete başladı. Kısa sürede kendisini toparlayarak yeniden servet sahibi oldu. 1990'lı yıllarda yeniden işleri kötü gitti. Daha sonra bazı satış işlemlerinde aracılık yaptı. Özden, TMSF'nin satışa çıkardığı, Korkmaz Yiğit'in oturduğu Platin Konutları'ndaki daireyi satın almakla gündeme geldi. Daha sonra Korkmaz Yiğit'in Özden'in hesabına 12 milyon dolar para yatırdığı ortaya çıktı. Uzun yıllar sessizliğe bürünen Kastelli, en son geçtiğimiz yıl Karacaahmet Mezarlığı'ndaki intihar girişimi ile gündeme geldi. Özden'in fırtınalı hayatı dün Kadıköy Kuşdili Caddesi'ndeki bürosunda intihar ile noktalandı.

MELİK DUVAKLI

Ekonomi  
Dolar rezerv para olmaya devam edecek  
ABD Hazine Bakanı Henry Paulson
ABD Hazine Bakanı Henry Paulson, ABD Doları'nın, dünyanın rezerv parası olmaya devam edeceğini söyledi. Paulson, Birleşik Arap Emirlikleri'nde yaptığı açıklamada, petrol fiyatlarının artmasında, dolardaki değer kaybının çok az bir etkisinin olduğunu vurguladı.
 

2. Dünya Savaşı'ndan bu yana, doların rezerv para olduğunu hatırlatan Paulson, dünyanın halen en büyük ve en açık ekonomisinin ABD olduğunu, en derin sermaye piyasasının da ABD'de bulunduğunu, bu nedenle doların güçlü rezerv para olmaya devam edeceğini kaydetti. Paulson, doların güçlü olmasının ABD ekonomisinin çıkarına olduğunu ve doların yeniden eski gücüne kavuşacağını söyledi. Abu Dabi, aa


Japonya’ya ’dostluğu paraya çevirme’ seferi

 

 

Ümit ÇETİN/ANKARA

Japonya’ya ’dostluğu paraya çevirme’ seferi

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, bugün kalabalık bir işadamı heyetiyle, sadece 2007 yılında ülke dışına 72 milyar dolarlık doğrudan yatırım yapan Japonya’nın dikkatini çekmeye gidiyor.

Dünyada en çok yatırım yapan ülkelerin başında gelen Japonya’ya, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) üyeleri ile birlikte gidecek olan Gül, bugüne kadar mevcut yatırımlarını satan Türkiye için sıfırdan yatırım talep edecek. Gül, 120 yıl önce başlayan Türk-Japon dostluğunu ekonomik anlamda güçlendirmeyi hedefliyor. TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, ziyaretin önemiyle ilgili Hürriyet’e şu bilgileri verdi:

Türk-Japon ekonomik ilişkilerinin zayıflığının en somut göstergesi ihracat kaleminde kendini gösteriyor. 1985 yılında Tahran’da mahsur kalan 215 japon vatandaşının THY’nin özel seferiyle kurtarılmasının hemen ardından Turgut Özal’ın çabaları ile 60 milyon dolar civarında olan Japonya’ya ihracatımız üç yıl içerisinde beş kat arttı ve 1988 yılında 270 milyon dolara ulaştı. Ancak 1988 yılından sonra aradan geçen 20 yılda Japonya’ya yaptığımız ihracat artmadı, azaldı.

20 yıl yerinde saydı

1988-2007 yılları arasında Türkiye’nin diğer ülkelere ihracatı dokuz kat artarak 11 milyar dolardan 106 milyar dolara çıktı. 4,5 trilyon dolara yakın GSYİH ile dünyanın ikinci büyük ülkesi olan Japonya’ya yaptığımız ihracat ise 20 yıl önce 268 milyon dolarken 2007 yılında 263 milyon dolara düştü.

 
 
  Bugün 12 ziyaretçi (15 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol